31 Mayıs 2009 Pazar

ŞAMPİYOOOOON: BE-ŞİK-TAŞ...

HEM KUPADA, HEM LİĞDE......
ŞAMPİYONLUĞU KUTLAYAN BEŞİKTAŞLILAR./ KARA KARTAL OLEY..../

Sahamızdan yeni kesitler.



Etkinliklerle sahamız güzelleşiyor...
Görevli akadaşımız diyor ki: " Amaaaa, etrafı kirletmeyelim."

Gülseren Kayalı hanımdan mesaj var.

ZİHİNSEL GÜÇ
Bir laboratuarda deney yapılıyor. İçinde bir büyük ve çokça küçük balığın olduğu kocaman bir akvaryum konuyor.Haliyle, büyük olan acıktıkçaküçükleri yiyor... Daha sonra akvaryumun ortasına dikey bir cam yerleştiriliyor, böylece akvaryum ikiye ayrılıyor. Büyük balık bir tarafa küçük balıklar da diğer tarafa yerleştiriliyor. Büyük balık cam bölmeyi geçmek ve küçük balıkları yemek için defalarca deneme yapıyor. Bu durum tam 28 saat boyunca sürüyor. 28 saatin sonunda büyük balık artık diğer tarafa geçmek için mücadele etmeyi bırakıyor. Deneyin sonunda cam bölme kaldırılıyor. O da ne!!! Büyük balık küçükleri yemek için hiçbir hamle yapmıyor. Saatler geçtiği hâlde onları yemediği görülüyor. Buna psikolojide 'Öğrenilmiş Güçsüzlük' deniyor.
İstatistiklere göre bir çocuk ergenlik yaşına gelinceye kadar ortalama 148.000 defa anne babasının, 'yapma; elleme, dokunma,'gibi sözlerini duyuyormuş. Böyle olunca da çocukta büyüyünce 'yapamama', 'edememe' özellikleri gelişiyor ve özgüvenini yitiriyor.

DEĞNEKTEN AT
İki çocuklu bir aile hafta sonunu piknik yaparak geçirmeye karar verirler. Piknik yerine vardıklarında anne yemeği hazırlarken,çocuklar babalarıyla birlikte yürüyüşe çıkar. Uzun bir yürüyüşten sonra oldukça yorulan küçük çocuk yalvarırcasına bakan gözlerle, 'Babacığım çok yoruldum. Lütfen beni kucağında taşır mısın?' der. Baba; 'Ben de yorgunum oğlum'' der demez çocuk ağlamaya başlar. Baba tek kelime etmeden ağaçtan bir dal keser. Dalı bıçakla biçimlendirip, çocuğa zarar vermeyecek biçimde yontar. Sonra dalı oğluna verir. 'Al oğlum, sana güzel bir at' der. Çocuk sevinçle dal parçasından yontulmuş ata biner ve sıçrayarak, ata vurarak annesinin yanına doğru gitmeye başlar. Babasını ve ablasını geride bırakmıştır bile...
Baba gülerek kızına: 'İşte yaşam budur kızım. Bazen zihnen ya da bedenen kendini çok yorgun hissedeceksin. İşte o zaman kendine değnektenbir at bul ve neşe ile yoluna devam et. Bu at, bir arkadaş, bir şarkı, bir çiçek, bir şiir yada bir çocuğun tebessümü olabilir.'

Değnekten atınız hiç eksik olmasın

27 Mayıs 2009 Çarşamba

Her nota bir gelecek..

Çilekli Gönül Dostlarından arkadaşımız Piyano öğretmeni Rozi anjel ve talebeleri 07 haziranda "GENÇ KIZ SIĞINMA EVİ"yararına bir piyano konseri veriyorlar. Rozi hanım bütün yürüyüş arkadaşlarını konsere davet ediyor..Orada buluşalım. / Bu bir davetiyedir./

15 Mayıs 2009 Cuma

ÖNÜM, ARKAM, SAĞIM, SOLUM ,BEŞİKTAŞ...

Beş beşiktaş'lı" Oleeeey ,oley ,oley......Şampiyon Beşiktaş" derken..
Önümde Beşiktaş, arkamda Beşiktaş koleji... Saham Beşiktaş Çilekli ....
Hanımlar korosu.......
Uzaktan kale arkası...

11 Mayıs 2009 Pazartesi

ÖDÜLLÜ BULMACAMIZ.

ÇİLEKLİ GÖNÜL DOSTLARINDAN VE SAHAMIZIN HER SABAHKİ MÜDAVİMLERİNDEN BU HANIMEFENDİYİ TANIDINIZ MI.?(!)
Eğer tanıdıysanız Bize yazın. Bilenlerin arasından üç kişiye çeşitli kitap hediyeleri verilecektir.
ANNELER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN.

11Mayıs

Saha kalabalık....
Ali bey formda.. Artık yazlıkçıların gözü kaçmakta... Yarın Nejdet abimiz yola çıkacak galiba.
Ona iyi yolculuklar, seneye görüşmek üzere...

5 Mayıs 2009 Salı

ARAMIZA YENİ GÖNÜL DOSTLARI KATILIYOR.

Ressam Sema Tiryaki ve sevgili kızı Ayşe Tiyaki son bir hafadır sakinlerimiz arasına katıldılar. Kendileri hayli formda görünüyorlar. Sema hanım atölyesine sabahları biraz geç kalıyor ama, yeni sergisine kondisyonlu olarak hazırlanıyor. Kendilerine hoş geldiniz diyoruz. / Resimdeki anne kızı siz tahmin edin edebilirseniz../Aile reisleri diş doktoru Mustafa Tiryaki arkadaşımıza da selam ve sevgiler. O da eski bir BJK ve İTÜ basketçisi../Hala antrenmanlara takılıyor./

ÖDÜLLÜ FOTOROMAN...

Bu çerçevedeki resimlere dikkatle bakın. Birinci karede Halim hocanın bir ayağında ayakkabı yok, etraftada görünmüyor. Ne oldu acaba?.. Resimlere bakarak en iyi senaryoyu üreten üç kişiye birer kitap ödül olarak verilecektir. Süremiz bir hafta, Şansınız açık olsun.
Aytaç bey bir yere işaret ediyor...Vali bey,sol açık mevkinde, çizgiyi aşıyor neredeyse.
Serpil hanım ne yapıyor öyle, Vali bey niye yaramaz çocuk edasıyla kaçıyor...Niye karnını tutuyor, karnımı ağrıyor? .. Yoksa...

Aytaç bey ısrarla bir yeri işaretliyor...Var bunda bir iş....
Halim öğretmen hala tek ayak üstünde bekliyor, yoksa bu defa o mu ceza mı almış (!) Saha komiseri Selçuk bey duruma el koymak için olay mahalline dikkatlice yaklaşıyor. Eller tetikte...
Halim hoca otostop mu çekiyor, yoksa bir şeye mi dikkat çekiyor?Geri planda komik şeyler oluyor galiba.. Onlar bir turu tamamlamışlar. Vali bey niye arkaya dolanıyor? Puan mı alacak...
AAAA ... Şeytan aldı götürdüüüüü, satamadı, getirdiiii. Senaryolarını bir hafta içinde bize ulaştıran ilk üç kişiye birer kitap ödülümüz var, unutmayın, katılın.
Het saha turunuz böyle mutlu geçsin, neşeniz daim olsun... Bu sahada hep böyle geçiyor günler... Her şey gönlünüzce olsun. HIDRELLEZ'İNİZ KUTLU OLSUN...
Çilekli Gönül Dosları....

4 Mayıs 2009 Pazartesi

Akif İnan aramızda

Uzun zamandır sahamızda göremediğimiz eski dostumuz Em. veteriner albayımız Akif İnan bu sabah bizlere güzel bir sürpriz yaptı. Raşit Yakalı, Halim hocamız, Akif İnan, Aytaç bey, Osman bey, hasret gideriyorlar.
...bundan böyle onu sık sık aramızda görmek bizleri çok mutlu edecek. Nusret bey, Mehme bey, Akif İnan, Osman bey... Sohbet koyu. Fener Beşiktaşı nasıl yendi...

3 Mayıs 2009 Pazar

130 kilodan 61 kiloya...

Serpil hanımın çok ilgisini çekmiş, resimlerini görmek istemiş...Sevgi hanım nasıl 130 kilodan 61 kilya düştü diye...
Müdür bey; "Ben yakından şahitim."diye devreye giriyor.Aytaç bey ilgi ile dinlemede...
" İşte bakın " diyor Sevgi hanım.." İşte o zamanki resimlerim."
" Ben böyleydim"
"...Tamı tamı 130 kiloydum, spor yaptım, hep yürüdüm ve şimdi 61 kiloyum, mutluyum.."
Bir başka köşede başka üç mutlu arkadaş. İsmail Öner, hocamız, ve Ali beyler.

1 Mayıs 2009 Cuma

1 Mayıs sabahı sahamız.

Güzel bir gün...
Oldukça kalabalığız..
Minik ziyaretçilerimiz var..
Bize hareket gösteriyorlar.

Herkes mutlu.
aaa.. Güllü Karataş hanım yürüyüşe gidiyor. Üç aydır göremiyorduk. "Hayrola "dedim.."Ayağım kırılmıştı, üç ay hapis kaldım. Artı biraz iyiyim ve herkesi çok özledim."dedi..